Ruhumun çağlayanlarında yıkanan Gözleri gözlerime bakan bir çocuk. Semavi ninnilerle uyutulduğu Anne karnında mutluymuş. Bilseymiş çıkmazmış oradan hiç, Keyfini de kaçıramazlarmış hem, Ekmek elden su gölden yaşar gidermiş. Vakit sonunda gelmiş, Hayata ilk adımlar denenmiş. Çok düşmüş, zor geldi mi emeklemiş. Duyduklarını sonradan öğrenmiş, Büyümek bambaşka bir şeymiş. Kurtlar kuzular sadece şekil değiştirirmiş, Kırmızı başlıklı kız aslında gerçekmiş. Gökler senin için düzenlenmiş Ama sen istemediğin için maviymiş. Çiçekler böcekler hep senin içinmiş Ve hayvanlar hayvanı yermiş. Düşünmek gerekli bir erdemmiş. Akıl denen şey aslında görülmezmiş. Evler zaman geçtikçe seni hapsedermiş. Biraz daha büyüdükçe eğilirmiş, Meyvesi olgun olan ağaç. O yüzden boynun hep bükükmüş, Yüzün yere dönük; Akan şey yağmur suları değil, Senden çıkan can parçalarıymış. Saçmaymış her şey şimdi, Neden durduk yere canın yanmış? Sözler gözükmese de uçarmış ya Kim bilir belki de kuşlarla şakalaşırmış Yine de kıymeti yokmuş. Somut olmayan şeyler aslında hiç yokmuş, Değişirmiş her şey istemsizce, Zaman göreceliymiş ama akıp gidermiş de. Bedenin bir kafesmiş, Sıktığı için acıtırmış kalbini, Yoksa duygular üç günde değişirmiş. Yalnızlık korkulacak bir şey değil, Aslında olması gereken bir hedefmiş. Gözlerinin altı mor, saçlar ak; Bilmem ki, sor niyeymiş? Yatağını ve yastığını severmişsin zamanla, Öyle alışırmışsın ki onlara En son anında bile uyurmuşsun bile şu hayatta. Uyanmak istemezmişsin bir daha belki de, Kim bilir belki de hayaller gerçekmiş Dünya ise sadece 25 yıllık bir çekmiş. Halit Yusuf Genç